19 Mayıs 2011 Perşembe

o, bilmeden yaralıyor beni.

hep böyle olur zaten. bilmeden olur. bilmesek sorun değil belki. bilince kötü oluyor.

- “özür dilerim, bilmeden oldu” diyor, pişmanlığın sesine kattığı titrek ifadeyle.

aradan aylar geçiyor belki, bir gün biri görüyor sizi. “o nasıl?” diyor. “ayrıldık o ve ben.” diyorum. “artık biz değiliz. o ve ben olduk.”

derken, gözlerinizden akan yaşları saklamaya, yutkunmaya ve göz kapaklarınızı sıkmaya başlarsınız. dişleriniz eşlik eder size. elleriniz… yumruk olur. içinize içinize akıtırsınız her damlasını. dizleriniz gevşer. bir şeylere tutunma ihtiyacı hissedersiniz. düşecek gibi olursunuz. aslında düşersiniz de, ama içinizden.

her şeyi içinizde yaşarsınız. kalbiniz ikiye ayrılır mesela. onu sevmeye devam eden, ondan nefret eden… onu özleyen, onu düşünen, onu isteyen ve ondan artık uzak durmanızı söyleyen iki parça olur.

ruhunuz ikiye ayrılır mesela. sadece onunla huzurlu olan, onun yakınından geçmek istemeyen…

aklınız ikiye bölünür mesela. size sürekli onu hatırlatan, onun aslında sizi çok üzdüğünü düşündüren… rüyalarınıza sokan, geçmişi düşündüren, onu sarışınızı, onu koklayışınızı hissettiren ve ondan artık ümidi kesen iki parça.

insanlar size dışardan baktıklarında tek parça gibi görürler hep. ondan ayrıldıktan sonra, içinizde sağ kalan hiçbir şey yoktur. ve bunu kimse göremez.

onlar sizi dimdik ayakta bilir; yürümeye bile gücünüzün kalmadığı zamanlarda. onlar sizi güçlü bilir; sizin güçlü oluşunuzun, onun sizin yanınızda olduğundan olduğunu bilmezler. oldu mu?

“gerçekleşmeyeceğini bildiğiniz halde kurduğunuz hayallerin, aslında bir gün gerçekten gerçekleşmeyeceğini anladığınızda yıkılırsınız.

hayalleriniz devrilir. cümleleriniz devrikleşir. başınızı devirirsiniz. hayatınız bu devire ait değildir artık.

geceleri yastığınıza damla damla akıttığınız hayallerin üzerine basarsınız ağlama çığlıklarınız duyulmasın uyuyanlar, uyuyabilenler tarafından diye yüzünüzü.

her damlasını emer, içine alır yastığınız. şimdi bir düşünsenize, o yastığınıza gömdüğünüz kaç hayaliniz var diye. yastığınızı sıksanız binbir hayal damlar yatağınıza şimdi. işte bu yüzden, düşlerinizin içinde uyursunuz her gün. uyumayı bu yüzden severiz ve bu yüzden hiç uyanmak istemeyiz, düşlediğimiz hayallerin hissettirdiklerinden kurtulmamak için.

çünkü bazen, gerçekte sevemeyeceğimiz insanları sadece hayallerimizde sevebiliriz.”







duskirintilari:

Çoğunuz benden daha şanslı.
Ben veda bile edememiştim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder